Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

SECDE SURESİNİN GÜNDEME DAİR HATIRLATTIKLARI

(Ey Muhammed) De ki: Size vekil kılınan (bu konuda görevlendirilen) ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.

O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, “Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık” diyecekleri zamanı bir görsen!

Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat, “Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım” diye benden kesin söz çıkmıştır.

(O gün onlara şöyle diyeceğiz:) Bugüne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı tadın! (Secde, 11-14)

Dünya nimetlerinin tümünden yararlanmak için üstün bir çaba harcayan ancak ölüm sonrası hayat için herhangi bir düşüncesi bulunmayan zavallı insanlara seslenmektedir ayetler. Bu insanlar arasında kimileri ahiret hayatını inkâr etme cüretini gösterirken kimileri de ahiret hayatını arkalarına atarak bir aldanışın koynunda bulmuşlardır kendilerini.

Kazandıkça şımaran, makam ve mevkilere ulaştıkça kibre yuvarlanan birtakım insanlar vardır ki kendilerini ilah gibi görüp başta Allah azze ve celle’ye sonra O’nu kendisine Rab görmüş olanlara düşmanlık cüretine saplanmışlardır. Bu ahmakça cüretkarlık onların gözlerini kör edip acımasız ve çılgın tavırlar içerisinde insanlığa ama özelde İslam Ümmetine kan kusturmak adına kollarını sıvamışlardır. Dev aynasının karşına geçmiş bu sefihler ülkeleri işgal edip kendi hegemonyalarını ilan etmişlerdir. Onlara göre tüm insanlık onların gönüllü veya gönülsüz köleleridir.

Bu sınıf gibi tuğyanda ileri bir seviyeye çıkmayan birtakım insanlar vardır ki onlar da heva ve heveslerinin kurbanları olmuşlardır. Doymak bilmeyen nefislerine hizmet etmek için çıktıkları yolda özgür köle haline gelmişlerdir. Bunun bir yansıması da ahiret hayatını unutmak olmuştur.

Hesap ve mizandan korkmayan ve bugünü unutan bu sınıfların acı akıbetlerini Rabbimiz Secde suresinde veciz bir şekilde gözler önüne sermektedir. “O günahkârların, Rablerinin huzurunda başlarını öne eğip, “Rabbimiz! Gördük, duyduk…”

“Ey Rabbimiz! Biz, inkâr edip nankörlük hastalında kıvrananların acı akıbetlerini gördük ve işittik. Dünyasını cenneti yapmaya çalışırken şımaran ve büyüklenen ahmakların sonlarına şahit olduk. Dünya hayatında tehdit ettiğin cehennem ateşinin dehşetine hem tanık olduk hem de onun homurtu ve seslerini işittik. Zilletle başlarımızı eğip senden medet umarak ‘bizi (dünyaya) geri gönder de iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık…’ Bize dünya hayatında verdiğin birçok fırsatı değerlendiremedik ama bu sefer daha dakik olacağız. “

Bu çırpınış onlara verilecek şu cevap ile son bulacaktır;

“(O gün onlara şöyle diyeceğiz:) Bugüne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı tadın!”

Artık nefesler kesilir, ayaklar bedeni zor taşır, gözler yuvalarından fırlayacak gibi bir hâl alır… Tekrar medet umulacak bir yakarış dudaklarının arasından çıkamaz hale getirilirler. Siz nasıl bugünü unuttuysanız; cehennem ateşinde, aç-susuz, çıplak, hor ve hakir, zillet her taraftan kuşatmış bir vaziyette unutulursunuz. Sesleriniz duyulmaz, temennileriniz karşılanmaz. Hak etmeyen dünya saltanatının sonunda cehennem ateşinde zelil kılınmak. Değersiz bir yaşam biçiminizin faturası bir hiçlik…

Değerli kardeşlerimiz!

Dünyanın sekülerleştiği bu günlerde, kapitalizmin dişlilerinin arasında kalan önemli bir grup da Müslümanlardır. Allah’a ve O’ndan gelen tüm hakikatlere iman ettiğini söyleyip hayatında bunu gösteremeyen büyük bir çoğunluk. Mesuliyetlerini bilmeyen, bilse de uygulama konusunda zaafa düşen ve neticesinde de şeytan ve dostlarının telkinlerine kulak kabartıp İslam’ın sınırlarını ihlal edenler… Rükû ve secdelerle, zikir ve Kur’an tilavetleriyle, davet ve cihad çalışmalarıyla, kitap okuyup makaleler yazmalarıyla bedenlerini yorup ruhlarını canlandırması gereken İslam Ümmetinin haramlar ile hem bedenlerini hem de kalplerini yorduklarına şahit olmaktayız. Bu da ister istemez ahiret hayatının gündemimizden uzaklaşmasına neden olmaktadır.

Son zamanlarda yaşanan tabii afetler, savaşlar ve salgın hastalıklar neticesinde uzağımızda yaşanan toplu ölümler, en yakınımızda cereyan ederek gündemlerimizde yer almaktadır. Her türlü afete tedbir almak ile birlikte bu süreci özellikle ahiret hayatını ciddi bir tefekküre vesile kılmak gerekmektedir. Ölümü unutmaya çalışmak yerine ölümü zihnimizde ve kalbimizde canlı tutarak Rabbimize yol aramanın tam zamanıdır.

Rahman ve Rahim olan Allah, kararan gönül dünyamızı İslam’ın nuru ile aydınlatsın. Musibet yüklü afetleri bizim için hayra tevdi eylesin, âmin.   

Yusuf YILMAZ

Show CommentsClose Comments

Leave a comment